-
1 başka biri
n. somebody else -
2 başka biri
"someone else; another person, another" -
3 başka
1. pron ander-; verschieden (-den von);başka başka unterschiedlich, verschieden;başka (bir) arzunuz? sonst noch einen Wunsch? başka bir deyişle anders gesagt, mit anderen Worten;başka biri(si) ein anderer; etwas anderes;onun başka işi yok mu? hat er denn nichts zu tun?, was mischt er sich ein?;başkaları andere (Leute);bize başka ne lazım was brauchen wir noch? başka sefer(e) ein andermal;başkası ein(e) andere(r), etwas anderes;başka türlü anders2. präp -den başka außer D;bundan başka außerdem -
4 başka
1.друго́й, ино́йbaşka başka — а) ра́зный, разли́чный; б) отде́льно
başka biri — друго́й, кто-то друго́й
başka bir zamanda — в друго́е вре́мя; поздне́е
başka çare yok — друго́го вы́хода нет
başka türlü — а) ино́го ро́да; б) ина́че, по-друго́му
2.послелог кро́ме, поми́мо, исключа́я -
5 başka
1. other, another, different. 2. /dan/ except, apart (from), other (than). 3. slang gypsy. - başka 1. separately, one by one. 2. different. - biri another, someone else. - işi yok mu? colloq. Doesn´t he have anything better to do? -
6 başka dinden biri ile evlilik
n. mixed marriage, marriage in which the husband and wife are of different religions or races -
7 anybody else
baska biri -
8 sonst
sonst adv (außerdem) ayrıca, başka; (andernfalls) yoksa, aksi takdirde; (normalerweise) genelde, her zaman;sonst jemand fam başka biri;sonst nichts başka bir şey yok, hepsi bu;sonst was fam başka bir şey;sonst wie fam başka bir şekilde;sonst wo fam başka bir yerde;sonst wohin başka bir yere;alles wie sonst her şey eskisi gibi;nichts ist wie sonst hiçbir şey eskisi gibi değil;wer sonst? başka kim olacak?;sonst noch etwas? başka bir eksik/arzunuz? -
9 jemand
jemand indef pron biri, bir kimse;ist jemand hier? burada kimse var mı?;jemand anders başka biri;sonst noch jemand? başka biri var mı? -
10 sonst
1) ( außerdem) ayrıca, başka;war \sonst noch jemand da? başka kimse var mıydı orada?;\sonst nichts başka bir şey yok;\sonst was ( fam) başka şey;\sonst noch Fragen? başka soru(nuz) var mı?;du bist doch \sonst nicht so normalen böyle değilsin ki;es ist alles wie \sonst her şey eskisi gibi;es war wie \sonst her zamanki gibiydi;mehr als \sonst normalden fazla4) ( andernfalls) yoksa, olmazsa, aksi hâlde, aksi takdirde, sonra;was/wer/wie denn \sonst? ( fam) yoksa ne/kim/nasıl?;sei pünktlich, \sonst gibt es Schelte! geç kalma, yoksa [o sonra] azar işitirsin!5) ( unbestimmt)\sonst wer ( fam) başka biri;er bildet sich ein, \sonst wer zu sein ( etwas Besonderes) kendini bir şey sanıyor -
11 кто-нибудь
birisi* * *кто́-нибудь из вас — biriniz
пусть (э́то) сде́лает кто́-нибудь друго́й — başka biri yapsın
у кого́-нибудь есть вопро́сы? — sorusu olan var mı?
а е́сли кто́-нибудь уви́дит? — ya birisi görürse?
я его́ зна́ю лу́чше, чем кто́-нибудь друго́й — ben onu herkesten iyi tanırım
будь хоть кто́-нибудь ря́дом (со мно́й) — yanımda kim olursa olsun birisi olsaydı
кто́-нибудь (э́то) ви́дел? — (bunu) gören olmuş mu?
-
12 кто-то
kimse* * *(birisi); birileri ( какие-то люди)кто́-то друго́й — başka biri
там кто́-то есть! — orada biri / adam var
кто́-то там приезжа́ет, так вот он пое́хал встреча́ть — bilmem kim geliyormuş da karşılamaya gitmiş
-
13 somebody else
n. başkası, başka biri -
14 somebody else
n. başkası, başka biri -
15 Auslage
Auslage f <Auslage; Auslagen> vitrin; masraf (başka biri yerine yapılan);Auslagen pl masraflar pl -
16 andere
andere(r, s) pron1) ( verschieden) başka, ayrı, diğer, öteki, öbür;mit \anderen Worten yani, diğer bir deyişle;\andere Kleider anziehen başka giysi giymek, üstünü değiştirmek;ein \anderes Mal başka bir zaman;das ist etw \anderes bu başka [o ayrı] (bir) şeydir;kein \anderer başka hiç kimse;nichts \anderes als -den başka (hiç) bir şey;alles \andere als -den başka her şey;zum einen..., zum \anderen... bir yandan..., diğer yandan ise...;ich bin \anderer Meinung ben başka fikirdeyim;alle \anderen ötekilerin hepsi;es blieb mir nichts \anderes übrig yapacak başka bir şeyim kalmadı;es bleibt mir nichts \anderes übrig, als selbst hinzugehen oraya bizzat gitmekten başka çarem kalmadı;unter \anderem bunlardan başka;der eine oder \andere içlerinden biri;der eine..., der \andere... biri..., diğeri...;und vieles \andere mehr ve başka bir çok şey daha;es kam eins zum \anderen bir olayı başka bir olay izledi, olaylar arka arkaya geldi;jemand \anderes başka birisi;einer nach dem \anderen teker teker;eins nach dem \anderen sırayla;\andere Saiten aufziehen ( fig) gemini kısmak, sıkıya almak;sich eines \anderen besinnen fikrini değiştirmek2) ( folgend)von einem Tag auf den \anderen bir günden ötekine;am \anderen Morgen/Tag ertesi sabah/günü -
17 другой
1) врз başka; diğer, ötekiон друго́й челове́к — o, başka adamdır
он сейча́с рабо́тает в друго́м ме́сте — şimdi başka bir yerde çalışıyor
возьми́ друго́й руко́й — öteki elinle tut
переводи́ть с одного́ языка́ на друго́й — bir dilden diğerine çevirmek
кто́-то друго́й — başka / diğer biri
соверше́нно друго́й — bambaşka
на другом берегу́ — karşı / öteki kıyıda
2) (второй, следующий) ertesi; gelecekна друго́й день — ertesi gün
в друго́й раз — gelecek sefer, bir dahaki sefere
3) → сущ., м başkası; öteki(si), öbürüвсю Москву́ объе́дешь - друго́го тако́го не найдёшь (о чём-л.) — Moskova'yı fırdolayı gezsen bir eşine rastlamazsın
4) (друго́е) → сущ., с başka şeyдруго́го быть не мо́жет — bundan başkası olamaz
5) (други́е) → сущ., мн. başkaları; eloğluзабо́титься / ду́мать о други́х — başkalarını düşünmek
жить за счёт други́х — başkalarının sırtından geçinmek
ты на други́х посмотри́! — eloğluna baksana!
••э́то друго́е дело — o başka
тогда́ друго́е де́ло — o zaman iş değişir
други́ми слова́ми — başka bir deyişle
и тот и друго́й — (her) ikisi de
ни тот ни друго́й — ne biri ne öteki / diğeri
ни тот ни друго́й ничего́ не по́няли — ikisi de bir şey anlamadı
и в том и в друго́м слу́чае — her iki halde de
с друго́й стороны́ — öte / diğer yandan
-
18 один
числ.(одна́, одно́, одни́)1) bir (тж. цифра)оди́н-два — bir iki
писа́ть одно́ письмо́ за други́м — mektup üstüne mektup yazmak
2) → мест. ( какой-то) birкак сказа́л оди́н поэ́т... — bir şairin dediği gibi...
3) → прил. ( без других) yalnız (başına); tek başınaмы сиде́ли в за́ле одни́ — salonda yalnız başımıza oturuyorduk
он был совсе́м оди́н — yapayalnızdı
все уе́хали, оста́лся оди́н я — hepsi gitti, bir ben kaldım
4) → прил. ( тот же самый) aynıговори́ть на одно́м (и том же) языке́ — aynı dili konuşmak
5) → прил. ( только) bir (tek); ancak; yalnız (başına)(то́лько) оди́н ты суме́ешь сде́лать э́то — bunu bir sen yapabilirsin; bunu senden başkası yapamaz
уже́ одного́ э́того доста́точно — bir bu yeter
а одного́ э́того недоста́точно — bu da, tek başına yeterli değildir
он пита́лся одни́м хле́бом — katıksız ekmek yerdi
одно́й любо́вью сыт не бу́дешь — kuru kuruya aşk karın doyurmaz
оди́н друго́го лу́чше — birbirinden güzel
одна́ перча́тка здесь, а друго́й нет — eldivenin bir teki burada, diğeri yok
на со́лнце у него́ оди́н цвет, в тени́ - друго́й — güneşte rengi bir türlü, gölgede başka türlü
7) → мест. (с предлогом "из") biriоди́н из нас — birimiz, içimizden biri
оди́н из них — (onlardan) biri
8) (→ сущ., ж одна́) (→ сущ., с одно́) biri; kimi(si) мн.оди́н спра́шивал, друго́й отвеча́л — biri soruyor, diğeri cevap veriyordu
но́мер на одного́ — tek yataklı oda, tek kişilik
он ду́мает одно́, а говори́т друго́е — bir türlü düşünür, başka türlü konuşur
9) → сущ., с birвсе мы хоте́ли одного́ — hepimizin istediği birdi
одно́ я тебе́ скажу́,... — sana şu kadarını söyleyeyim ki...
повторя́ть одно́ и то же — aynı şeyi tekrarlayıp durmak
одно́ мне изве́стно:... — bildiğim bir şey varsa o da şu:...
••сража́ться оди́н на оди́н — teke tek vuruşmak / dövüşmek
все как оди́н — tek adammışçasına, bir tek kişiymiş gibi
одно́ вре́мя — bir vakit(ler); bir ara(lar)
одни́м сло́вом — tek sözle / kelimeyle
э́то одни́ слова́! — kuru laftır bu!
оди́н-одинёшенек — yapayalnız; kuru başına kalmış
одно́ из двух — iki şıktan biri
все до одного́ — istisnasız hepsi
-
19 autre
I1 différent başka [baʃ'ka]◊Je te verrai une autre fois. — Seni başka zaman göreceğim.
2 autre part başka yer3 second daha [da'ha]4 d'autre part öte yandan5 l'autre jour geçen günII1 öbür [œ'byɾ]◊Les autres ne sont pas encore arrivés. — Öbürleri daha gelmediler.
◊C'est quelqu'un d'autre. — O bir başkası.
2 entre autres bunlar arasında -
20 кое-кто
bazıları* * *kimileri; biriкое-кто́ тракту́ет э́то ина́че — kimileri bunu başka türlü yorumluyorlar; bunu başka türlü yorumlayanlar var
- 1
- 2
См. также в других словарях:
başka biri — zm. Diğer bir kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
vasıtalı vergi — is., huk. Vergi yükü, vergiyi verenden başka biri aracılığıyla oluşan vergi … Çağatay Osmanlı Sözlük
parsayı başkası toplamak — bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vasıtalı vergi — vergi yükü, vergiyi verenden başka biri aracılığıyla oluşan vergi … Hukuk Sözlüğü
ayağının türabı olmak — (biri ötekinin) bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıntı — is. 1) Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay Az daha kuşku diyecektim herkes gibi. Oysa şüphe başka, kuşku başka şeydir. Bir ayrıntı sorunu ama neylersiniz ki dilin inceliği ayrıntılara dayanır. H. Taner… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşit — is., di, Far. çeşīden 1) Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı. H. Taner 2) Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KELÂMULLAH — Allah kelâmı, Kur ân ı Kerim. (Bak: Kur ân)(Kur ân başka kelâmlarla kabil i kıyas olamaz. Çünkü, kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn ü cemâl cihetinden dört menbaı var. Biri mütekellim, biri muhâtab, biri maksad, biri makamdır.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük