Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

başka biri(si)

  • 1 başka biri

    n. somebody else

    Turkish-English dictionary > başka biri

  • 2 başka biri

    "someone else; another person, another"

    İngilizce Sözlük Türkçe > başka biri

  • 3 başka

    1. pron ander-; verschieden (-den von);
    başka başka unterschiedlich, verschieden;
    başka (bir) arzunuz? sonst noch einen Wunsch? başka bir deyişle anders gesagt, mit anderen Worten;
    başka biri(si) ein anderer; etwas anderes;
    onun başka işi yok mu? hat er denn nichts zu tun?, was mischt er sich ein?;
    başkaları andere (Leute);
    bize başka ne lazım was brauchen wir noch? başka sefer(e) ein andermal;
    başkası ein(e) andere(r), etwas anderes;
    2. präp -den başka außer D;
    bundan başka außerdem

    Türkçe-Almanca sözlük > başka

  • 4 başka

    1.
    друго́й, ино́й

    başka başka — а) ра́зный, разли́чный; б) отде́льно

    başka biri — друго́й, кто-то друго́й

    başka bir zamanda — в друго́е вре́мя; поздне́е

    başka çare yok — друго́го вы́хода нет

    başka türlü — а) ино́го ро́да; б) ина́че, по-друго́му

    2.
    послелог кро́ме, поми́мо, исключа́я

    Büyük Türk-Rus Sözlük > başka

  • 5 başka

    1. other, another, different. 2. /dan/ except, apart (from), other (than). 3. slang gypsy. - başka 1. separately, one by one. 2. different. - biri another, someone else. - işi yok mu? colloq. Doesn´t he have anything better to do?

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > başka

  • 6 başka dinden biri ile evlilik

    n. mixed marriage, marriage in which the husband and wife are of different religions or races

    Turkish-English dictionary > başka dinden biri ile evlilik

  • 7 anybody else

    baska biri

    English to Turkish dictionary > anybody else

  • 8 sonst

    sonst adv (außerdem) ayrıca, başka; (andernfalls) yoksa, aksi takdirde; (normalerweise) genelde, her zaman;
    sonst jemand fam başka biri;
    sonst nichts başka bir şey yok, hepsi bu;
    sonst was fam başka bir şey;
    sonst wie fam başka bir şekilde;
    sonst wo fam başka bir yerde;
    sonst wohin başka bir yere;
    alles wie sonst her şey eskisi gibi;
    nichts ist wie sonst hiçbir şey eskisi gibi değil;
    wer sonst? başka kim olacak?;
    sonst noch etwas? başka bir eksik/arzunuz?

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > sonst

  • 9 jemand

    jemand indef pron biri, bir kimse;
    ist jemand hier? burada kimse var mı?;
    jemand anders başka biri;
    sonst noch jemand? başka biri var mı?

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > jemand

  • 10 sonst

    sonst [zɔnst] adv
    1) ( außerdem) ayrıca, başka;
    war \sonst noch jemand da? başka kimse var mıydı orada?;
    \sonst nichts başka bir şey yok;
    \sonst was ( fam) başka şey;
    \sonst noch Fragen? başka soru(nuz) var mı?;
    \sonst geht's dir gut? ( iron) o ( fam) başka da bir derdin yok, öyle mi?
    2) ( für gewöhnlich) normalen; ( immer) her zaman, hep;
    du bist doch \sonst nicht so normalen böyle değilsin ki;
    es ist alles wie \sonst her şey eskisi gibi;
    es war wie \sonst her zamanki gibiydi;
    mehr als \sonst normalden fazla
    3) ( ehemals) eskiden; ( in anderen Fällen) diğer durumlarda
    4) ( andernfalls) yoksa, olmazsa, aksi hâlde, aksi takdirde, sonra;
    was/wer/wie denn \sonst? ( fam) yoksa ne/kim/nasıl?;
    sei pünktlich, \sonst gibt es Schelte! geç kalma, yoksa [o sonra] azar işitirsin!
    5) ( unbestimmt)
    \sonst wer ( fam) başka biri;
    er bildet sich ein, \sonst wer zu sein ( etwas Besonderes) kendini bir şey sanıyor

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > sonst

  • 11 кто-нибудь

    birisi
    * * *

    кто́-нибудь из вас — biriniz

    пусть (э́то) сде́лает кто́-нибудь друго́й — başka biri yapsın

    у кого́-нибудь есть вопро́сы? — sorusu olan var mı?

    а е́сли кто́-нибудь уви́дит? — ya birisi görürse?

    я его́ зна́ю лу́чше, чем кто́-нибудь друго́й — ben onu herkesten iyi tanırım

    будь хоть кто́-нибудь ря́дом (со мно́й) — yanımda kim olursa olsun birisi olsaydı

    кто́-нибудь (э́то) ви́дел? — (bunu) gören olmuş mu?

    Русско-турецкий словарь > кто-нибудь

  • 12 кто-то

    kimse
    * * *
    (birisi); birileri ( какие-то люди)

    кто́-то друго́й — başka biri

    там кто́-то есть! — orada biri / adam var

    кто́-то там приезжа́ет, так вот он пое́хал встреча́ть — bilmem kim geliyormuş da karşılamaya gitmiş

    Русско-турецкий словарь > кто-то

  • 13 somebody else

    n. başkası, başka biri

    English-Turkish dictionary > somebody else

  • 14 somebody else

    n. başkası, başka biri

    English-Turkish dictionary > somebody else

  • 15 Auslage

    Auslage f <Auslage; Auslagen> vitrin; masraf (başka biri yerine yapılan);
    Auslagen pl masraflar pl

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Auslage

  • 16 andere

    andere(r, s) pron
    1) ( verschieden) başka, ayrı, diğer, öteki, öbür;
    mit \anderen Worten yani, diğer bir deyişle;
    \andere Kleider anziehen başka giysi giymek, üstünü değiştirmek;
    ein \anderes Mal başka bir zaman;
    das ist etw \anderes bu başka [o ayrı] (bir) şeydir;
    kein \anderer başka hiç kimse;
    nichts \anderes als -den başka (hiç) bir şey;
    alles \andere als -den başka her şey;
    zum einen..., zum \anderen... bir yandan..., diğer yandan ise...;
    ich bin \anderer Meinung ben başka fikirdeyim;
    alle \anderen ötekilerin hepsi;
    es blieb mir nichts \anderes übrig yapacak başka bir şeyim kalmadı;
    es bleibt mir nichts \anderes übrig, als selbst hinzugehen oraya bizzat gitmekten başka çarem kalmadı;
    unter \anderem bunlardan başka;
    der eine oder \andere içlerinden biri;
    der eine..., der \andere... biri..., diğeri...;
    und vieles \andere mehr ve başka bir çok şey daha;
    es kam eins zum \anderen bir olayı başka bir olay izledi, olaylar arka arkaya geldi;
    jemand \anderes başka birisi;
    einer nach dem \anderen teker teker;
    eins nach dem \anderen sırayla;
    \andere Saiten aufziehen ( fig) gemini kısmak, sıkıya almak;
    sich eines \anderen besinnen fikrini değiştirmek
    2) ( folgend)
    von einem Tag auf den \anderen bir günden ötekine;
    am \anderen Morgen/Tag ertesi sabah/günü

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > andere

  • 17 другой

    1) врз başka; diğer, öteki

    он друго́й челове́к — o, başka adamdır

    он сейча́с рабо́тает в друго́м ме́сте — şimdi başka bir yerde çalışıyor

    возьми́ друго́й руко́й — öteki elinle tut

    переводи́ть с одного́ языка́ на друго́й — bir dilden diğerine çevirmek

    кто́-то друго́й — başka / diğer biri

    соверше́нно друго́й — bambaşka

    на другом берегу́ — karşı / öteki kıyıda

    2) (второй, следующий) ertesi; gelecek

    на друго́й день — ertesi gün

    в друго́й раз — gelecek sefer, bir dahaki sefere

    3) → сущ., м başkası; öteki(si), öbürü

    всю Москву́ объе́дешь - друго́го тако́го не найдёшь (о чём-л.)Moskova'yı fırdolayı gezsen bir eşine rastlamazsın

    4) (друго́е) → сущ., с başka şey

    друго́го быть не мо́жет — bundan başkası olamaz

    5) (други́е) → сущ., мн. başkaları; eloğlu

    забо́титься / ду́мать о други́х — başkalarını düşünmek

    жить за счёт други́х — başkalarının sırtından geçinmek

    ты на други́х посмотри́! — eloğluna baksana!

    ••

    э́то друго́е дело — o başka

    тогда́ друго́е де́ло — o zaman iş değişir

    други́ми слова́ми — başka bir deyişle

    и тот и друго́й — (her) ikisi de

    ни тот ни друго́й — ne biri ne öteki / diğeri

    ни тот ни друго́й ничего́ не по́няли — ikisi de bir şey anlamadı

    и в том и в друго́м слу́чае — her iki halde de

    с друго́й стороны́ — öte / diğer yandan

    Русско-турецкий словарь > другой

  • 18 один

    числ.
    (одна́, одно́, одни́)
    1) bir (тж. цифра)

    оди́н-два — bir iki

    писа́ть одно́ письмо́ за други́м — mektup üstüne mektup yazmak

    2) мест. ( какой-то) bir

    как сказа́л оди́н поэ́т... — bir şairin dediği gibi...

    3) → прил. ( без других) yalnız (başına); tek başına

    мы сиде́ли в за́ле одни́ — salonda yalnız başımıza oturuyorduk

    он был совсе́м оди́н — yapayalnızdı

    все уе́хали, оста́лся оди́н я — hepsi gitti, bir ben kaldım

    4) → прил. ( тот же самый) aynı

    говори́ть на одно́м (и том же) языке́ — aynı dili konuşmak

    5) → прил. ( только) bir (tek); ancak; yalnız (başına)

    (то́лько) оди́н ты суме́ешь сде́лать э́то — bunu bir sen yapabilirsin; bunu senden başkası yapamaz

    уже́ одного́ э́того доста́точно — bir bu yeter

    а одного́ э́того недоста́точно — bu da, tek başına yeterli değildir

    он пита́лся одни́м хле́бом — katıksız ekmek yerdi

    одно́й любо́вью сыт не бу́дешь — kuru kuruya aşk karın doyurmaz

    6) → прил. (в сочетании со словом "друго́й") biri; (bir) teki ( об одном из парных предметов)

    оди́н друго́го лу́чше — birbirinden güzel

    одна́ перча́тка здесь, а друго́й нет — eldivenin bir teki burada, diğeri yok

    на со́лнце у него́ оди́н цвет, в тени́ - друго́й — güneşte rengi bir türlü, gölgede başka türlü

    7) мест. (с предлогом "из") biri

    оди́н из нас — birimiz, içimizden biri

    оди́н из них — (onlardan) biri

    8) (→ сущ., ж одна́) (→ сущ., с одно́) biri; kimi(si) мн.

    оди́н спра́шивал, друго́й отвеча́л — biri soruyor, diğeri cevap veriyordu

    но́мер на одного́ — tek yataklı oda, tek kişilik

    он ду́мает одно́, а говори́т друго́е — bir türlü düşünür, başka türlü konuşur

    9) → сущ., с bir

    все мы хоте́ли одного́ — hepimizin istediği birdi

    одно́ я тебе́ скажу́,... — sana şu kadarını söyleyeyim ki...

    повторя́ть одно́ и то же — aynı şeyi tekrarlayıp durmak

    одно́ мне изве́стно:... — bildiğim bir şey varsa o da şu:...

    ••

    оди́н на оди́н (наедине)baş başa

    сража́ться оди́н на оди́н — teke tek vuruşmak / dövüşmek

    все как оди́н — tek adammışçasına, bir tek kişiymiş gibi

    одно́ вре́мя — bir vakit(ler); bir ara(lar)

    одни́м сло́вом — tek sözle / kelimeyle

    э́то одни́ слова́! — kuru laftır bu!

    оди́н-одинёшенек — yapayalnız; kuru başına kalmış

    одно́ из двух — iki şıktan biri

    все до одного́ — istisnasız hepsi

    Русско-турецкий словарь > один

  • 19 autre

    I
    1 différent başka [baʃ'ka]

    Je te verrai une autre fois. — Seni başka zaman göreceğim.

    2 autre part başka yer
    3 second daha [da'ha]
    4 d'autre part öte yandan
    5 l'autre jour geçen gün
    II
    1 öbür [œ'byɾ]

    Les autres ne sont pas encore arrivés. — Öbürleri daha gelmediler.

    C'est quelqu'un d'autre. — O bir başkası.

    2 entre autres bunlar arasında

    Dictionnaire Français-Turc > autre

  • 20 кое-кто

    bazıları
    * * *
    kimileri; biri

    кое-кто́ тракту́ет э́то ина́че — kimileri bunu başka türlü yorumluyorlar; bunu başka türlü yorumlayanlar var

    Русско-турецкий словарь > кое-кто

См. также в других словарях:

  • başka biri — zm. Diğer bir kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vasıtalı vergi — is., huk. Vergi yükü, vergiyi verenden başka biri aracılığıyla oluşan vergi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • parsayı başkası toplamak — bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vasıtalı vergi — vergi yükü, vergiyi verenden başka biri aracılığıyla oluşan vergi …   Hukuk Sözlüğü

  • ayağının türabı olmak — (biri ötekinin) bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayrıntı — is. 1) Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay Az daha kuşku diyecektim herkes gibi. Oysa şüphe başka, kuşku başka şeydir. Bir ayrıntı sorunu ama neylersiniz ki dilin inceliği ayrıntılara dayanır. H. Taner… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çeşit — is., di, Far. çeşīden 1) Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı. H. Taner 2) Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KELÂMULLAH — Allah kelâmı, Kur ân ı Kerim. (Bak: Kur ân)(Kur ân başka kelâmlarla kabil i kıyas olamaz. Çünkü, kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn ü cemâl cihetinden dört menbaı var. Biri mütekellim, biri muhâtab, biri maksad, biri makamdır.… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»